28 Nisan 2015 Salı

Atatürk ve Kayıp Kıta Mu

                                              Atatürk ve Kayıp Kıta Mu


(Alinti yaptigim bu yazida bahsedilen 'Mu' kitasi, Lemuria kitasidir. Orada yasayan insanlar 'Mu' insanlari diye adlandirilirlardi.)

Mu, yani Güneş İmparatorluğu; eski çağlardan günümüze ulaşan tabletlere göre ilk insanın da anavatanı olduğu, Pasifik Okyanusu’nda, Asya ve Amerika kıtalarının ve Avustralya’nın iki katı büyüklüğünde ve günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce şiddetli yer sarsıntıları sonucu battığı sanılan kıta, ezoterik kaynaklara göre İnsanoğlunun ana vatanı ( dünyanın en eski yerleşim merkezi ), din, mitoloji, efsane, destan ve sembollerin doğduğu yer.


                                                          Mu’nun Yeri



 Günümüzde bu bölgede yer alan ada ve adacıklar bu kıtadan arta kalanlardır. İşin ilginç tarafı on iki bin yılın bu medeniyetin batış tarihi olması, bu medeniyetin başlangıcının çok daha eskilere dayandığını göstermektedir. Ayrıca bu medeniyetin Atlantis Medeniyetinden önce ve Atlantis’in bu medeniyetin mirasçısı olduğu söylenmektedir.
Churchward ve Niven’in bulguları, Mu kıtasının bugünkü Pasifik okyanusunun oldukça büyük bir bölümünü kapladığını, Hawaii, Haiti, Fiji, Paskalya adaları ile diğer Polonezya adalarının bu batık kıtadan artakalan parçalar olduklarını ortaya koydu.Churchward’a göre Mu kıtası, doğudan batıya 8 bin kilometre, kuzeyden güneye de 5 bin kilometre uzunluğunda dev bir ada kıtaydı. Naacal tabletleri bu kıtanın, uygarlığın beşiği olduğunu öne sürmektedir. Yaklaşık 70.000 yıllık bir uygarlık geçmişine sahip olan Mu; zaman içerisinde tüm dünyada birçok koloniler ve büyük imparatorluklar oluşturmuştur.


 Mu’da İnanç


 Tüm insanlar büyük bir uyum içersinde ve tek tanrı inancı ile yaşamaktaydı. Tanrının tek olduğu güneş sembolizması ile ifade edilmekteydi ve bu dildeki adı Ra idi. Onun için Mu uygarlığına Güneş İmparatorluğu da denmekteydi. Rahip-kral olarak görev yapan liderlerine Ra-Mu, bilim adamı da olan rahiplere Naacal denilmekteydi. Ra adının daha sonra Maya ve Mısır dillerinde de aynı anlamda kullanıldığını görürüz.


Atatürk ve Mu Kıtası

"Efendiler, bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh’un oğlu Yasef’in oğlu olan kişidir." Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında böyle diyordu. Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti.


 Türklerin kökenini ortaya çıkarmak Gazi’nin en büyük isteklerinden biriydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlıların son dönemlerinde Türklük Akımları üzerine yapılan araştırmaları derledi. Atatürk’ün isteğiyle birçok bilim adamı ve araştırmacı bu alanda araştırmalar yaptı. Yabancı bilim adamları davet edildi. 1930′da Türk Tarih Kurumu kuruldu.
Mu’da geçen Tanrı kavramıyla da yakından ilgilenmiş, yaratıcının insan aklıyla anlaşılamayacağı, şekillendirilemeyeceği ve adlandırılamayacağı üzerinde durmuştu. Tercümelerde Maya dili de dahil tüm lisanların Mu dilinden türediği belirtiliyordu. Bu araştırmaları da sıradan bir merak olamazdı. Yine O, neyi nerede arayacağını herkesten iyi biliyordu. Bugün Atatürk’ün gizli kalmış düşünceleriyle birlikte bu araştırmalar da Anıtkabir’in sessizliğinde uyumaya devam ediyorlar.Bugün bu kitaplardan Kayıp Mu Kıtası ve Mu’nun Çocukları Anıtkabir kitaplığında 1301, 1302 no ile kayıtlıdır. Çeviri metinleri ise kitaplıkta 4 dosya halinde bulunur.



Churcward’ın Kaynakları

Churcward’ın kaynakları, Batı Tibet’te bir mabette, bu mabedin başrahibi tarafından kendisine verilen Naacal Tabletleri ile, Amerikalı Jeolog William Niven’in 1921–23 yılları arasında Meksika’da ortaya çıkardığı tabletler olmuştur. Bu taş tabletler 15.000 yıl önce yazılmıştı. İngiliz Albay James Churcward Hindistan’daki tabletleri Tahsin Bey’e bilgi olarak sundu. Bunlar da kayıp Mu Kıtası ile ilgiliydi ve Churcward bu tabletleri çözebilmek için 50 yıl çalışmıştı. Bu konuda 5 kitap yayınlamış bir uzmandı. Bu tabletler daha ziyade resimlere benzeyen bir yazı stili kullanılmıştır. Adı geçen Rahip, İngiliz Albaya bu tabletleri okuyup anlaması için Sanskritçe öğrenmesi gerektiğini, bunun da yeterli olmayacağını ve eski bir dil olan Naga-Maya dilini de öğrenmesi gerektiğini söyler. Naga-Maya dilini bu rahip bilmektedir ve Churchward, Rahipten bu dili öğrenmekle işe başlar. Neticede bu dilleri öğrenir ve tabletlerdeki yazıları büyük oranda çözer. Albay bu tabletleri çözmek için çok zaman harcar. Daha ziyade emekliliğinden sonra çalışmalarını bu alana teksif eder. Ancak yazıların bazı yerleri deforme olmuş, bazı tabletler de kaybolmuştur. Bunun için metinlerde anlam bütünlüğü bozulmaktadır.


 1.Yukatan’da hazırlanmış eski bir Maya kitabi olan ‘Troano El Yazması’. Bugün British Museum’da bulunmaktadır.
2.Troano El Yazmasıyla ayni yaşta olan bir başka Maya kitabi ‘Cortesianus Kodeksi’dir. Bugün Madrid Ulusal Müzesi’nde bulunmaktadır.
3.Paul Schlieman tarafından Tibet’te bir Budist tapınağında bulunan ‘Lhasan Belgesi’.
4.Yukatan’da Mu Kıtası anısına inşa edilmiş Uxmal Tapınağı’ndaki Yazıtlar yaklaşık 12.000 yıllıktır.
Bu tapınakta: Geldiğimiz yer olan Bati ülkelerinin anısını korumak için inşa edilmiştir, diye kabartma yazılar bulunmaktadır.
5.Meksiko şehrinin 96 km güney batısında yer alan ‘Ksochicalo Piramidi Yazıtları’. Bu piramit, üzerindeki kabartma yazılara göre;Batı ülkelerinin yıkımının anısına inşa edilmiştir.
6.Dr. Niven’in Alaska’da bulduğu Mu Kıtası sembolleriyle işlenmiş bir totempol.
7.Eflatun’un Timeus ve Critias adli eserinde batik kıtaya dair su sözler geçer: Mu ülkesinde 10 halk vardı.


Tahsin Mayatepek’in Araştırmaları


Tahsin Mayatepek 1882′de Edirne’de doğan Tahsin Mayatepek’in babası Afyonlu Kara Ömer Vehbi Paşa, annesi Boşnak Gülsün Hanım’dı. Aile o zamanlar Sarhoşoğulları olarak anılıyordu (bugün Mayatepek). Tahsin Mayatepek babaları gibi asker olan iki kardeşinin, aksine tarihçi ve diplomattı. Enver Paşa’nın Sultan Vahdettin’in kızı Naciye Sultan ile olan evliliğinden olan kızı Türkan Sultan ile evlenmişti. Atatürk kendisini Meksika’ya elçi olarak gönderdi.Orada kendisine Amerikalı Arkeolog William Niven’in bulduğu tabletlerden bahsettiler. Maya dilinin kökeninin bu tabletlerde olduğu anlaşılmıştı. Türkçe ile Maya dili benzerlik bu tabletlerde aranacaktı. Bu tabletler Tahsin Bey’i şaşkına çevirdi. Çünkü tabletler M.Ö 200.000 ile M.Ö.70.000 yılları arasında Pasifikte yer almış bir kıtayı haber veriyordu. Kıtanın adı MU idi. Avustralya’dan birkaç kat büyüktü. Yüksek bir uygarlığa ulaştıktan sonra deprem veya tufan sonucu battığı sanılıyordu. Tahsin bey burada Maya kültürünü inceledi ve Türk kültürü ile arasındaki şaşırtıcı benzerlikleri tespit etti. Örneğin 130 dan fazla yer ve kelimenin Maya ve Türk dillerinde aynı veya çok benzer olduğunu gördü


 Tahsin Mayatepek Meksika’daki araştırmalarında çok daha fazlasını bulmuştu. Maya, Aztek ve İnka uygarlıklarının Türklerin kullandığı eşyalara benzer eşyalar kullandığını Atatürk’e iletmişti. Davullar, kalkanlar üzerlerindeki ay ve yıldız sembollerine kadar bizimkilere benziyordu. Tahsin Mayatepek, çalışmalarını belge ve fotoğraflarla 3 ciltlik defter olarak toplayarak Atatürk’e gönderdi. Bunların ikisi 70′lere kadar TDK kütüphanesinde idi. (No7-56) Üçüncü defter kayıptır. Bu defterlerde dini tören, ibadet ve tapınakların bile şaşılacak kadar benzerliği gösteriliyordu.


Naacal Tabletleri’nden bazı ifadeler

 Ulu büyük Melik’in… Ulu Hükümdarın, Yüce Tanrının karada gücü nedir ? O Melik nebatatı büyütür, gökyüzünün rengini değiştirir… Bizi genç bitkilere, taze sürgünlere, yeni filizlere karşı müşfik kılan, bize gök yüzünün çeşitli renklerini seçtiren, yükselen bulutlan gösteren, parlak yıldızlar ile beraber gelen nimetleri, hafif çiyi, serinletici yağmuru gönderen, güneşi; ayın ışığını sevdiren büyük Melikin, Ulu Hükümdarın, Yüce Tanrının kudretini kâinat selâmlasın!… O, arzda insan yaratmış, insanları çoğaltmış, emirlere emir dinleyecekler, emir dinleyeceklere emirler ihsan etmiştir. İnsanları yaratan, emirlere salâhiyetler sunan, tebaaları itaatli kılan büyük Meliki, Ulu Hükümdarı, Yüce Tanrıyı kâinat alkışlasın…. Büyük Melikin, Ulu Hükümdarın, Yüce Tanrının denizde gücü nedir? O Melik gümüş balıklarını, yılan balıklarını, maymun balıklarını, ıstakozları, derin sularda yüzen iri balıkları, denizdeki diğer çeşit balıkları ve sair şeyleri deniz ile beraber halk etmiştir. Bu Yüce Hâlikı kâinat selâmlasın!… Bizi sineklerin, böceklerin, kurtların, diğer haşerelerin zararlarına karşı dayandıran odur. Onu, her şeyin Halikını, kâinat subhanekeler* ile yücelesin! "Mu kıtası sıcak, fakat pek münbit ve mahsuldar, ovalık bir memleket idi. Her tarafı güzel çayırlar, meralar, düzlüklerde bitmiş zengin ormanlar süslüyordu. Akışları sakin, muntazam, geniş yataklı, seyrüsefere fevkalâde müsait nehirler kenarında kalabalık nüfuslu, büyük, zengin şehirler vardı. Dünya cenneti denmeğe lâyık olan bu kıtada hiç yüksek dağ yoktu. Dağlar yalnız orada değil, dünyanın başka taraflarında da henüz fazla yükselmemişti. Mu ve Mu’luların mevcudiyeti yeryüzünde büyük dağların teşekkülünden evvelki jeolojik zamana, üçüncü arz devrine tesadüf ediyordu. Mu ormanlarında ve sularında bu devrin hayvanları yaşıyordu. Mu insanları her nevi hayvanı muti bir hale getirmenin yolunu biliyorlardı. Koca kıtayı pek düzgün yollar ile kurşuni örümcek ağını örnek tutarak örmüşlerdi. Yollar nereden başlar, nerede biter, kestirilemez idi. O kadar mükemmel yapılmışlardı ki, kalıntıları karşısında günümüzün mühendisleri, kaldırım ustaları gözlerine inanamamaktadırlar. Main şeklindeki kaldırım taşları yan yana konuvermiş değil, birbirine kopmayacak surette eklenmiştir. Ne taraftan bakılsa kenarlar hattı müstakim teşkil eder.’


 ‘Mu kıtası ahalisi, bir hükümetin idaresi altında on kabileden terekküp ediyordu. Hükümet reisine Mu’nun güneşi: tacı, hükümdarı, hâkimi, emîri mânasına Ra-Mu deniyordu. Ramu’lar ahaliyi Tanrı’nın vahiy ettiği mukaddes yazılar ahkâmına göre idare ediyorlardı. Reisler halka karşı vazifesini müdrik, müşfik, halk reislere karşı içten gelen bir istekle hürmetkar idi. Emir etsin, yahut emre tâbi olsun bütün Mu sakinleri tek Tanrıya inanıyordu.



Le-Mu-ria kitasi insanoglunun geldigi yerdir. Bundan dolayi, binlerce yildir insanoglunun gelismesi ve ilerlemesi icin yeryuzune liderler gonderiyorlar. Bizlerle baglarini hic kesmediler. Hep bizimleydiler....

Sevgiler!
Aasmaestefan@gmail.com

Kaynak:http://www.isikiscileribizbiriz.com/tr/sayfa/21-ataturk-ve-kayip-kita-mu

Hayatimizi Gunluk Olumlamalarla Degistirebiliriz



Hayatimizi, yapacagimiz gunluk olumlamalarla degistirmek mumkun.
 
Dil, Realitemizi oluşturan en önemli araçlarımızdan birisidir. 21 gün - 1 Ay aralığında yapılan pozitif olumlamalar, içsel egomuzun ve inanışlarımızın yerini alarak yaydığımız titreşimleri değiştirecek ve hayatımızda realiteye dönüşücektir. Ayrıca, bilinçaltınızda yeni ve yapıcı düşünce şablonu oluşturmanızada yardım edecektir. İçinde bulunduğunuz maddi şartlar, sosyal şartlar, ailevi şartlar, ülke şartları ve ruh durumunuz ne olursa olsun içsel sesinizi değiştirdiğniz anda yaşadığınız dünyanın değiştiğini görebilceksiniz. Gün içinde söylediğiniz sözlerin, dinlediğiniz şarkıların, verdiğiniz tepkilerin hayatımıza direkt etkileri vardır.

"Biz adam olmayız"
"Çok şansızım"
"İlişilerim hep aynı"
"Çok Sakarımdır"

İşte çoğu insan farkında olmadan klişeleşmiş bir takım sözcükler seçiyor. Söyledikleri bu cümleler gayri ciddi ve espiri olsa bile bilinçaltları bunu bir emir olarak algılayıp realiteye dönüştürmek için çalışmaya başlıyor. Bilinçaltımızın bu mükemmel sadakatini malesef olumsuz şeyleri hayatımıza çekmek için kullanıyoruz...
Yani sorunları olduğu içinmi söz ettiklerini, yoksa sorunlardan söz ettikleri içinmi sorunların içinde olduklarını bilmeden !
SÖZ, bir enerji paketçiği ve düşüncenin somutlaşmış şekli olarak hayatımızda çok dikkat çekici etkiler yapar. Çevremizi ve hayatımızı deiştirebiliriz.
Bunun en iyi yöntemide BİLİNÇLİ OLUMLAMADIR

Olumlamalar, rastgele hazırlanamaz. Kelimesi kelimesine özenle seçilmelidir. "Olacak, yapacak", "istiyorum", "Herşeye rağmen" gibi kelimeler KULLANILMAMALIDIR

OLUMLAMA NASIL YAPILMAZ
 
SE-SA eki;
Eğer çok Param olursa Mutlu olurum
Bu kalıp sizin hiç bir zaman mutlu olma becerisine sahip olamadığınızın ifadesidir. Çünkü mutluluğun sonucu bir şarta bağlıdır.

MELİ-MALI
Güçlü Olmalıyım
Zorunluluk öğesidir. Şimdiki zamanda güçsüz olduğunuz gerçeğini bilinçaltınıza verirsiniz.

ECEK-ACAK
Herşey çok güzel Olacak
Bu kalıp sizin isteğinizi hep geleceğe erteleyecektir.
 
TERSİNE SÖYLEM
Korkmuyorum
"Güvendeyim" yerine "korkmuyorum" derseniz, korkuya odaklanırsınız ve bu çözüm değildir.
 
BELİRSİZLİK
İyi bir hayat istiyorum
Nasıl bir hayatın sizin için iyi olacağını belirtmediğiniz için belirsizlik ifadesi vardır.



OLUMLAMA NASIL YAPILIR?
- Olumlama yapmak için ilk önce geçmiş düşüncelerimiz ele alınmalıdır. Bilmeliyiz ki; geçmişteki anılarımızın oluşturduğu çekirdek inançlarımızı kırmadan ileriye gitmemiz çok yavaş ve zor olacaktır. Geçmişimizde bizi üzen insanlar, kötü anılar, maddi zorluklar hep blokaj oluşturacaktır. BU YÜZDEN İLK OLARAK AFFETME OLUMLAMALARI YAPILMALIDIR. Hayatımız boyunca geçmişimizde bizi üzen ve küstüğümüz insanların hayatımızda blokaj oluşturduğunu biliyormusnuz. Ne yaşarsanız yaşayın geçmişteki herkesi kalben affetmeniz gerekmektedir. Kabul bu çok zor olabilir. Ama 1 ay içinde Hayatınızdaki mucizelere hayret edeceksiniz
- Olumlamaların her ay 1 konu üzerinde ve aynı olumlama metni üzerinde yapılmalıdır. Çünkü bilinçli yaptığınız olumlamalar 21. gün sonunda bilinçaltınız tarafında kabul görür ve hayatınızda gerçekleştimek için çalışmalara başlar. Bir olumlamayı 3 gün yapıp bırakırsanız hiç bir fayda etmeyecektir. Yada 2 farklı olumlama yaparsanız enerji kanalınızı dağıtırsınız.
- Olumlama sesli bir şekilde, yavaş tempoda, hissederek yapılmalıdır. Sabah ilk uyandığınızda ve gece yatmadan 2-3 er kere yapılan olumlamalar bilinçaltına daha fazla ulaşırlar. Kendinizle yaptığınız bu konuşmalar bir süre sonra içsel egonuzun size inandırdıklarını silecek ve yerine yenilerini koyacaktır. Bilinçaltına kodladığınız yeni söz ve düşünceler inançları yeniler ve çekim yasasını harekete geçirir.
- Olumlamaları Ses kaydı haline getirip gün içinde dinleyebilirsiniz. Yaptığınız ses kaydını uyurken, çalışırken, kitap okurken dinleyebilirsiniz. Ses rahatsız olmayacağınız seviyede normal düzeyde olabilir. Zaten dikkatiniz başka yerde olacağı için SUBLİMİNAL etkisi yapacak ve bilinç daha kolay kırılıp bilinçaltına ulaşacaktır. Sakın bilinçli olumlamaları bırakmayın. Sadece ses kaydı ve subliminal telkin dinlemek çekim yasasını dağınık çalıştırıcaktır.
- Yine gün içinde belirli kalıpları tekrarlayabilirsiniz. Örneğin o ay içinde "Bolluk ve bereket" olumlaması yapmaktasınız. yaptığınız çalışmalarla beraber boş zamanlarınızda yada dışardayken sadece "bolluk, bereket, para" diyerek veya tekrar edilerek odaklanma sağlanabilir ve bu kesinlikle faydalıdır.
-Bir süre sonra görmeye başlıcaksınız ki, çevrenizde size olumsuzluk veren kişiler gidecek, yerinde sizin düşüncelerinizi destekleyen insanlar gelecektir. Geçmişte istemeden yada isteyerek söylediğiniz olumsuz sözcükler yerini olumlu ve yapıcı sözcüklere bırakacaktır.
-İnançlarınızı değiştirmek için bu 1 er aylık çalışmaları yapın. Sakın olumsuzluğa kapılmayın...
 
Söz büyüdür. Bu nedenle kullandığınız her sözcüğün niyetinizle, varmak istediğiniz noktayla ilgili olmasına özen gösterin. Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile tüm vücudumuza, tüm evrene yaydığımız bir emirdir. Dolayısıyla odaklandığımız düşünceler ve sıkça ağzımızdan çıkan sözler bir süre sonra bizim gerçekliğimiz olmaya başlar.
Bugüne kadar kim bilir size neler söylendi? Sadece öyle söylendi diye hiç denemeden, farkında bile olmadan kabul ettiğiniz kim bilir neler var? Ancak bunların artık önemi yok. Önemli olan nasıl bir "siz" yaratmak istediğiniz. Hayal ettiğiniz yeni sizi yaratırken, kelimelerin, hedefinize uygun olumlama cümlelerinin gücünü unutmayın. Bu cümleleri boş kaldığınızda, araba kullanırken, uykuya dalmadan önce, sabah kalkar kalkmaz aynaya bakarak sık sık yüksek sesle tekrar edin. Ödev verilmiş bir ilkokul çocuğu gibi sayfalar dolusu yazın. Yazı evrenle yaptığınız bir sözleşmedir.



Eger kendi olumlama cümlelerinizi yazmak isterseniz dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var:
 
1. Olumlama cümleniz olumlu olsun! Yani Hasta olmak istemiyorum yerine Sağlıklıyım gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanın.
2. İstiyorum ifadesinden kaçının. Mutlu bir hayat istiyorum demek yerine Mutlu bir hayata sahibim deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.
3. Cümleler hedefinizi net içersin. Zayıflıyorum gibi sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler kullanmayın. Eğer muhakkak zayıflamakla ilgili bir cümle kurmak istiyorsanız, varmak istediğiniz hedef kiloyu da içine koyarak 55 kilodayım, hatta 55 kiloda olduğum için şükürler olsun deyin.
4. Belirsiz ifadelerden kaçının. Kurduğunuz cümle herkes tarafından anlaşılabilecek basitlikte olsun.
5. Cümlelerinizi gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurun. Çok mutlu olacağım demek yerine Çok mutluyum deyin. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamazsınız.
6. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil kendiniz hakkında olsun. Bana saygı göstersin demek yerine, saygı görmeyi hak ediyorum deyin.
7. Cümlelerinizi yumuşatabilirsiniz. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum şeklinde ilk başta ikna olmakta zorluk çektiğiniz cümleleri kendimi olduğum gibi kabul etmeye başlıyorum, kabul etmeyi öğreniyorum şeklinde yumuşatın. Zamanla bu cümleleri kabul ediyorum şeklinde değiştirirsiniz.
Japon Dr. Masaru Emoto suyun, söylenen sözlere, hissedilen duygulara, gösterilen görüntülere ve dinletilen müziğe göre nasıl bir değişim gösterdiğini birbirinden muhteşem su kristali fotoğraflarıyla gözler önüne seriyor. Vücudumuzun 4'te 3'ünün su olduğunu düşünürseniz, ağzınızdan çıkan her sözle önce kendinize sonra çevrenize neler yaptığınızı daha iyi anlayabilirsiniz.

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız mutlaka kullandığınız cümleleri de değiştirin ve olumlama cümlelerini bol bol kullanarak ruh halinizi daha olumluya çekin.



YAPABILECEGIMIZ GUNLUK OLUMLAMALAR

Her yerde karşıma altın fırsatlar çıkıyor.
Her türlü zenginliği kendime çekiyorum.
Evrendeki tüm iyiliklere ve bolluğa açığım.
Barış ve huzur doluyum.
İhtiyacım olan ve arzu ettiğim şeyleri ortaya çıkaran ve kendime çeken ilahi bir yeteneğe sahibim.
Her yerde, her zaman diğer insanlara karşı güçlü, serbest ve özgüvenliyim.
Hedefime ulaşıyorum, sakin ve neşeliyim.
Başarıya sahibim.
Bolluk içindeyim.
Ben yaşamayı seçiyorum. Yaşamımı seviyorum.
Ben dürüstlüğe, sevgiye ve bolluğa layık spiritüel bir varlığım.
Baktığım her yerde güzelliği, gerçeği ve olabilirliği görüyorum.
Evrenin arzularımı gerçekleştirmesine izin veriyorum.
Bugün yaşamımdaki her olumlu şeyi görmeye niyet ediyorum.
Ben mutluluğum. Ben şifayım.

Sevgiler!

Aasmaestefan@gmail.com

Kaynaklar: http://www.isikiscileribizbiriz.com/tr

https://www.facebook.com/notes/898860746818719/

6 Nisan 2015 Pazartesi

Dunya'daki Vortex Noktalari - Ust Boyutlara Acilan Yildiz Gecitler


Vortex: Guclu enerji alanlaridir. Girdap yada hortum buna ornektir. Ust (Spiritual) boyuttan, bizim yasadigimiz fiziksel boyuta giris yapmaya yarayan cok yuksek enerji noktalaridir. Bir cesit yildiz gecitleridir. Bu noktalarda enerji bir hortum gibi hareket ederek, guclu bir elektromanyetik etki yaratiyor. Bu enerjinin ordugu alanlarda frekans cok yukseldigi icin, ust boyutlara giris - cikis imkani oluyor. 'Cern' deneyi tamamen, teknoloji yapimi vortexin enerjisiyle acilacak 'yildiz gecidi' calismasidir.

                           Dunya uzerindeki en onemli vortex noktalari sunlardir:

                                                     1-Shasta Dagi- California


Dunya'daki en guclu vortex enerjisi noktalarindan biridir. Burada gozle gorulemeyen, 5.boyuta acilan yildiz gecidi vardir. Bu dagin bulundugu alan Lemurialilar'dan kalma bir kalintidir. Su anda bile Lemurialilar buraya enerji yolluyorlar. Dagin altinda besinci boyutta yasiyorlar ve eskiden Hawai'de yasiyorlardi. California'daki buyuk kirmizi agaclarin sebebi, Atlantis ve Lemuria arasindaki nukleer savasti. Bu savasta Hawai cok zarar gordu. Kendilerini yeryuzunun sahibi ve tanri zanneden Atlantisliler, yasadiklari bu negatif karmadan dolayi, tekrar reenkarne olarak, kendilerini negatif enerjiden temizlemeye calisiyorlar ama cogu hala ayni kibir ve kine sahipler. Gunumuzdeki bircok kotu olayin olmasinda paylari buyuktur.

                                                                      2-Hawai


Hawai adalari, Lemuria uygarliginin en yuksek tepeleriydi. Lemuria batinca bu yuksek tepeler simdiki adalari olusturdu. Lemuria'daki nukleer patlamalar, yeryuzunde buyuk catlaklar acti. Yer altindan lavlar fiskirmaya basladi ve yuksek daglar patlayarak volkanik daglara donustu. Bu patlamalarda milyonlarca insan can cekiserek oldu. Bu alandaki vortex enerjisi cok gucludur. Buradaki volkanik daglarin etrafinda bircok ufo gozlemlenmistir.

                                                              3- Delos- Yunanistan


Yunanistan'da bulunan bu yer 3500 yil once cok unlu bir yerdi. Burada 30.000 insan baris ve sevgi icinde yasiyordu. Binlerce insan Dunya'nin dort bir yanindan gelerek sifa ve huzur bulurlardi. Apollo'yu ziyaret eder, ona para bagislayarak tapinaklar yaptirirlardi. Delos'taki Apollo tapinagi enerjinin en yuksek oldugu yerdir. Delos'taki yuksek enerji, cevredeki bircok komsu ada ve ulkedeki yasayanlari rahatsiz etti. Onlarin saldirilarina maruz kaldilar. Bu yuzden de Delos bircok defa el degistirmistir. Burada 20.000'e yakin insan oldu. Simdiki yikintilar en son savastan kalmadir.

                                                             4-Delphi-Yunanistan


'Delphi' Yunanca'da 'yunus' demek. Dolphin'den gelmistir. Yunuslar cok ozel varliklardir. Sevgi uretir ve yayarlar. Dunya'miza Sirius yildiz takimi tarafindan getirilmistir. Suyun ve Dunya'nin arinmasi, enerjisinin yukselmesi icin. Delphi'de 'Sirius' enerjisi oldugundan buraya Dolphie-Delphi deniliyor. Delphi, uzerinde yapildigi dagin vortex enerjisini kullanmak icin oraya yapildi. Romalilarca yikildi.

                                                                   5- Sedona- Arizona


Arizona'da bulunan Sedona Dunya'nin en guclu vortex noktasidir. Milyonlarca yil once Sedona, o zamanki Kuzey kutbunda yeraldigi icin su altindaydi. Buralar okyanus halindeydi. Sedona denizin dip noktasiydi. O zamanlarda su altinda Lemurialilara ait bir su alti Kristal sehri vardi. Kutup kaymasindan sonra su, simdiki deniz olarak bilinen yerlere kaydi. Zamanla sular iyice cekildi ve su altindaki guclu kristal piramitler ortaya cikti. Bu piramitler zamanla kirlenerek uzerinde koyu bir tabaka olustu ve kaya sekline burunduler. Ancak yuksek enerji yaymaya devam ettiler. Boylece burada onemli bir vortex enerjisi olustu. Binlerce yil sonra buradaki vortex enerjisini kullanmak isteyen bazi dunya disi irklar, Sedona'nin altinda Kristal sehirler kurdular. Ancak onlar 5.ve 6. boyutta yasiyorlar. Bizim enerji frekansimiz onlara gore cok dusuktur. O yuzden biz onlari goremeyiz. Spirituel olanlarimiz, onlari isik beden seklinde gorebilirler. Sedona'daki tum kayalarin icinde kristaller vardir. Bazi piramit ve tapinak kalintilari hala gunumuzde de gorulebilmektedir. Sedona, hala gunumuzde bircok Dunya disi varlik tarafindan star-gate olarak kullanilmaktadir. Sedona'ya gittiginizde direk, dorduncu boyut enerjisi almaya baslarsiniz. O yuzden gitmeden once kendinizi negatif enerjiden temizlemeniz gerekir. Yoksa; bas agrisi, kulakta sesler veya sarhosluk belirtileri olabilir. Orada yapilacak meditasyon, spiritual yukselmeyi saglar. Ozellikle 'Red Rock' diye bilinen kirmizi kayanin yakininda meditasyon yapmak lazim. Orasi Pleiades ve Arcturian yildiz takimlarina acilan bir kapidir.

Sedona'da Andromeda'ya acilan yildiz kapisinin oldugu yerde; agaclar guclu vortex enerjisi nedeniyle kivrilarak buyurler.





Sedona'da bazi noktalarda meditasyon yaptiginizda, gelecekle ilgili goruntuler alirsiniz. Cunku gelecege acilan enerji kapilarida vardir. Cathedral Rock'un arkasinda mor kristalden yapilmis bir piramit kalintilari bulunmaktadir. Bu yuzden burasi enerji bakiminda cok yuksektir. Bedende titresimler ve uyusma hissedilebilir. Orada lazer isinlariyla mukkemmel sekilde kesilmis ve ust uste konulmus tapinak kalintilarida var. 'Bell Rock' en cok bilinen vortex noktasidir. Dunya'daki diger bir cok vortex noktasiyla baglantisi olan bir yerdir.
'Kachina Woman' kayasinin oldugu yerde Sirius takim yildizina acilan kapi vardir. Bu yuzden de o alan bu enerjinin etkisindedir. 'Saman Magarasi'nin oldugu yerde meditasyon yapildiginda ucuncu gozden goruntuler gorulebilir. 'West fork' vortex noktasi yine Sirius'a acilan giris kapisidir. 'Capitol Butte' denilen yerde 'Chimney Rock'in altinda Lemurialilar'in yeralti ussu var. O civarlarda yasayan kizilderili yerliler, atalarinin yer altinda yasadigini ve soylarinin oradan geldigine inaniyorlar. Dedelerinden dinledikleri bu tur hikayelerle buyumusler.

                                                                6- Bimini Adasi


Bimini adasi Atlantisin bir parcasidir. Atlantisin en yuksek enerji merkeziydi. Atlantisin vortexiydi. Atlantis batmadan once, su anki Dunya'mizin icinde bulundugu duruma benzer bir haldeydi. Bemini'de deniz altinda Atlantis zamanindan kalma Piramitler vardir. Bu piramitler su anda bile Bemini'de vortex enerjisi olusturuyorlar. Vortexin oldugu yerde enerji cok yuksek bir seviyededir. Bermuda Seytan Ucgeni diye bilinen bu bolumde, cok yuksek bir manyetik cekim alani vardir. Oraya gidildiginde elektronik aletler bozulur ve saatler durur. Guclu vortex enerjisiyle kendiligiyle olusan kara delik yada solucan deligi diye bilinen yildiz kapilari ortaya cikar ve bu nedenle bazi gemiler orada kaybolur.
12000 yildan beri yeryuzunde cok kotu olaylar oluyor. Bu kotu olaylar negatif bir enerji yaratiyor ve bu negatif enerji dogayi, insani, bitki ve hayvanlari kotu yonde etkiliyor. Bunu ancak evrensel sevgi enerjisi duzeltebilir.

                                                  7-Buyuk Piramit- Keops-Misir


Dunya disi varliklar (Sirius ve Orion takim yildizindan gelenler) tarafindan insa edilen Misir piramitlerinden en önemli olanlari Gize platosu uzerine yapilan piramitleridir ve Mikerinos, Kefren ve Keops ismindeki üç pramitten oluşur. Bu piramitlerin en büyüğü ve en gizemli olanı Keops piramididir. Keops piramidi, 150 metre yüksekliğe kadar kaldırılan her biri 2.5 ton ağırlığındaki 2.300.000 adet kireç taşı kullanılarak inşa edilmiştir. Onemli bir vortex enerji noktasidir. Tamamen kristal bir piramit gorevini gormektedir. Kirec tasindan yapilmis olmasina karsin, tepe kismi saf kristaldendir. Yapildiginda bembeyazken, simdilerde kirlendiginden dolayi rengi koyulasmistir. Vortex enerji noktasi uzerine yapilmis, Dunya'nin frekansini yukseltmeye yarayan bir enerji makinesidir. Sanildigi gibi hic bir piramit, mezar amaciyla yapilmamistir. Iclerinde herhangi bir mumya bulunmamistir. Onlarin hepsi enerji pilleridir. Bunun yaninda oyle ozellikleri var ki, adeta birer mucizedirler.

Buyuk piramidin üzerinden geçen meridyen, karaları ve denizleri iki eşit parçaya bölmektedir. Piramitlerin içerisinde radar gibi aletler çalışmamaktadır. Piramit içerisinde bırakılmış kirli bir su, birkaç gün içerisinde arıtılmış hale gelmektedir. Piramitin içerisine bırakılan süt birkaç gün bozulmadan kalabilirken, beklenmeye devam edilmesi durumunda yoğurt haline gelmektedir. Piramit içerisine koyulan bir bitki hiç ışık almasa da normale göre daha hızlı büyümektedir. Açık bir yara, piramit içerisinde çok daha çabuk bir şekilde iyileşmektedir. Piramitlerin içi yazın serin, kışın ise ılık oluyor.

Gize Platosu’ndan geçen boylam, denizlerle karaları iki eşit parçaya böler. Piramitlerin icinde meditasyon yapildiginda, duru goru ve holografik sekiller gorulebiliyor. Sesler duyulabiliyor. Keops piramidinin taban çevresini, yüksekliğinin iki katına bölündüğünde tam olarak pi=3,1416 sayısı elde edilmektedir. Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı tam olarak Dünya ile Güneş arasındaki mesafeyi(149.504.000km) vermektedir. Piramitler bir güneş saati olarak işlev görmektedirler. Piramitlerin Ekim ayı ortasında ve Mart ayının başlangıcında yere düşürdüğü gölgeler, mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterir. Keops piramidiyle dünyanın merkezi arasındaki mesafe, Kuzey kutbuyla arasındaki mesafeye eşittir. Dunya'nin her tarafindan bulunan piramitler, yuksek yerlere yapilmis tapinaklar, daglarin uzerine yapilmis yerlesim yerlerinin tek amaci vortex enerjisinden yararlanmakti. Antik caglarda, insanlar; spirituel olmak ve sifa gormek amaciyla buralara giderlerdi.

8-Kailash Dagi, Himalaya-Tibet


Himalaya Daglari, Dunya'nin en buyuk ve en yuksek siradaglaridir. Bu nedenle diger bir onemli  vortex enerji noktasidir. Buraya Dunya'nin ucuncu gozu de deniliyor. Himalaya daglarinin altinda 5. boyutta, Dunya disi bir uygarlik yasamaktadir. Buralar, ufo diye bilinen ucan uzay araclarinin en cok goruldugu yerlerden biridir. Ayrica Tibet kulturunde de, daglarin altinda yasayan uygarliklar oldugu inanci hakimdir. Bazi kaynaklara gore, Dalay Lama oradan gorevli olarak Dunya'ya gonderilmistir.

Daha bircok vortex noktasi var ama bunlar en onemlileridir. Bazi kaynaklarda bu vortex noktalari negatif ve positif enerji yayan noktalar olarak ikiye ayrilmis.

Negatif Enerjili Vortex Noktalari:

Bermuda Triangle,Bahamalar
Hawaii
Rio de Janeiro,Brezilya
Easter Island,Sili
Karachi, Pakistan
Cezayir
Zimbabwe

Pozitif Enerjili Vortex Noktalari:

Himalayas, Tibet
Giza Pyramid- Misir
Findhorn, Iskocya
Kiev, Ukranya
Buffalo Lake, Alberta, Kanada  
Hudson Bay, Kanada
Midway Island, Virjinya
Sedona, AZ & Sonora, Mexico 
Lake Baikal (Mongolia)
Moab, Utah
Antigua, Guatemala
Cape Town, Guney Africa
Moscow, Russia
Kudus, Israil
Fiji
Tirta Empul, Bali
Lake Rotopounamu, Yeni Zellanda
Uluru-Avustralya
Titicaca-Peru
Fuji, Japonya
Kâbe,Mekke
Glastonbury, Ingiltere
Kuh-e Malek Siah, Iran


Bazi kaynaklarda, butun bu vortex noktalari; Agarta yeralti uygarligina ait sehirlerin giris-cikis yerleri olarak verilmistir.



Sevgiler!
Aasmaestefan@gmail.com

 Yararlanilan
Kaynaklar:

http://www.bibliotecapleyades.net/mapas_ocultotierra/esp_mapa_ocultotierra_11.htm

1 Nisan 2015 Çarşamba

Tarihimizi Sekillendiren Ziyaretcilerle Tanismaya Hazirlik

Su anda bulundugumuz evrenin icinde, bircok insan ve farkli irk barindiran gezegen vardir. Hatta bazi Ay ve Gunes'lerde bile hayat vardir. Evrendeki bu gezegenlerin bazilari Dunya'miz gibi dusuk frekansli bazilari ise cok yuksek frekanslidir. Frekans dustukce varliklar fiziksel gorunuslu oluyor. Frekanslar yukseldikce varliklar isik-eterik halde gorunuyorlar. Dusuk enerjili gezegenlerde bizim gibi insanlar yasiyor ve Dunya'daki kotuluklerin aynisi orda da oluyor.Yuksek frekansli gezegenlerde ise, kozmik enerji fazla oldugundan hersey, isiktan. Oralarda, dogadaki hersey isiltilar saciyor. Ciceklerin melodileri duyuluyor. Tum varliklar telepatiyle anlasiyor. Yalanlar, hastaliklar, nefret, kin ve savaslar yok. Sadece sevgi var. Birlik ve beraberlik icinde bir butun olarak yasiyorlar. Yasam sevgi ve guzelliklerle doludur.

Bu gezegenlerde yasayan varliklar, astronotlar milyarlarca yildir evren icinde farkli farkli gezegenlere kesifler yapmak amaciyla uzay gemileriyle yada isik bedenleriyle ziyaretlerde bulunmuslar. Oralarda koloniler olusturmuslar veya deney amacli farkli turlerde tohumlar ekmislerdir. Bu ziyaretler, bizim dunyamiza da yapilmistir. Bu nedenledir ki Dunya uzerinde bir cok farkli hayvan ve bitki turleri vardir. Farkli irk ve renkteki insanlar da bu sekilde ortaya cikmistir. Her ziyaretlerinde denize, topraga yeni hayat tohumlarini ekmislerdir. Ustelik bu calismalari gunumuzde hala devam etmektedir. Bu nedenle zaman zaman daha once hic gorulmemis hayvan turleri ortaya cikar. Cunku tohum ekme hala devam ediyor. Hic durmadi...


Iste bu ziyaretciler milyonlarca yildir tarihimizi sekillendirmislerdir. Dunya uzerinde milyonlarca yildir hayat vardi. Dort defa hayat yok edilip yeniden baslatildi. Bizler su anda sadece son 5-6 bin yila kadar uzanan, yalanlarla duzenlenmis bir tarihi ogreniyoruz. Gercekler, masallarla, hikayelerle, mitolojilerle karistirililmis ve ustu ortulmustur.

Piramitler, yer alti tunelleri, tum yer alti sehirleri(kapadokya dahil), tapinaklar bu ziyaretcilerin eserleridir. Bizlerden once, simdikinden cok daha ustun teknolojiye sahip irklar yok oldu. Bu gun col halinde olan yerler, nukleer savas sonrasi collesmis bir zamanlar yesil ve sulak alanlardi. Mars'in renginin kizil olmasinin sebebi de nukleer savastandir. Ordaki medeniyetler de bu sekilde yok oldu. Kurtulanlar baska gezegenlerde ve Dunya'da yeniden basladilar.

Bulundugumuz bu evrenin icinde binlerce yildiz kumesinden olusan "The Galactic Federation Of Light"(Galaktik Isik Federasyonu) kurulmustur. Bu federasyonun uyelerinden olan; Pleiades(Ulker veya Sureyya olarak da biliniyor),Venus, Orion ve Sirius takim yildizi, Dunya insanina en cok katkida bulunan gezegenlerdir. Bunlar Dunyamiz dahil, icinde bulundugumuz evrendeki gezegenlerin yukselmesi ve korunmasi icin calisan isik bekcileri ve isik ogretmenlerinin geldigi yerlerdir. Dunya'yi belli bir uzakliktan surekli izliyorlar. Gerektiginde fizik beden seklinde, veya isik beden olarak ziyaretlerde bulunup rehberlik ediyorlar. Insanlari bilgilendirip, egitiyorlar. Peygamberler, bu federasyon tarafindan gonderililmis, secilmis cok degerli kisilerdir. Her yuzyilda her topluma buradan bir lider gonderilir. Her 2000 yilda bir ise tum Dunya insanligina yol gosterecek bir lider gonderirler. Mehdi, yeni bir kurtarici beklentisi bundandur.

Gecmiste bazi toplumlar gokten gelen bu elcileri; 'Tanrilar' veya 'Melekler' diye tanimlamislardir. Atlantis ve Lumeria ile baslayan insan hayati,Yunan-Misir-Roma ve Sumerler olarak devam etmistir.

Son yillarda yapilan cogu ziyaretlerin amaci, gezegenimizin korunmasi icindir. Cunku evren icindeki tum gezegenler birbirine baglidir. Birinin yukselisi digerlerini de etkiledigi icin; hicbir gezegenin frekansinin dusmesine izin vermiyorlar. Cunku bu onlari da etkiliyor. Ilerleyislerini durduruyor. Dunya uzerinde olacak bir nukleer savas; hem Dunya'mizi hemde icinde bulundugumuz evrendeki tum gezegenleri etkileyeceginden; surekli bizi izliyorlar, kontrol altinda tutuyorlar. 'Cern' deneylerine mudahelede bulunuyorlar. Nukleer silahlari birakmamizi istiyorlar. Bu yuzden Nukleer savaslarla hem insanliga hem de Dunya'ya zarar vermis toplumlar her seferinde yok edilmis ve hayat yeniden baslatilmistir. Eger Nukleer silahlari yok etmezsek, Dunya' nin simdiki gidisati, ayni yok olusu getirebilir.

Galaktik federasyonlarin gemileri bazen fiziki olarak bize gorunen gumus renkli metalden bazen de saf isiktandir. Hepsi de kozmik sevgi enerjisiyle calisiyorlar.(Her gorulen gemi dost olmayabilir. Bu isik federasyonundan olmayan, negatif olan irklar da vardir. Milyarlarca yildir iyilerle-kotuler arasinda bir savas vardir. Onlar; isigin ve karanligin savasi diye tanimliyorlar. Kotulerin gemilerinden isik tuneli gibi bir yol aciliyor. Bu tuneli yerden insan yada hayvanlari geminin icine cekmek icin kullaniyorlar. Insanlar uzerinde denyler yapiyorlar. Oysa iyilerin gemileri renkli isiklar saciyor. Bazende saf isik kuresi seklindeler. Renkli isik yagmuru seklinde de olabiliyorlar. Dikkat etmek lazim.) Son yillarda Dunya'ya ziyaretler artmistir. Cunku Dunya'miz bir ust frekansa gectiginden, olan gelismeler ile ilgili gozlemler yapiyorlar. Amaclari bu donemi kolayca atlatarak yukselmemize yardim etmek. Ayrica insanlara artik kendilerini gostermek istiyorlar. Iletisime gecmek istyorlar ama bunu, insanliga zarar vermeden yapmak istiyorlar. Ilerde insanlarda ve dogada uyanis arttikca, onlar kendilerini daha cok gosterecekler, bize daha cok yaklasacaklar. Bu yuzden son yillarda, cizgi filmlerle, dizilerle, sinema filmleriyle toplum farkli gorunuslu irklarla birlikte yasama alistiriliyorlar. Aslinda hepsinin amaci gelecekte E.T ziyaretlerine hazirliktir. Bu konuda bazi ulkelere; toplumu hazirlamalari icin baski yapiliyor.

Ya insanlar bu iletisime hazirlanacakti yada bir gun gokyuzunde aniden belirip, herkesi sok edeceklerdi. Boylece insanlar binlerce yildir soylenen yalanlari anlayacaklardi. Iste bu korku bazi devletlerin hemen on hazirlama gorevini ustlenmesine sebep oldu.


Dunya insanlarini ziyaretcilerimizle tanismaya hazirlayacak filmler ve oyunlar son yillarda o kadar artti ki, cocuklar artik mavi, yesil renkli varliklari, canavar gorunumlu yaratiklari normal karsiliyorlar. Onlarin oyuncaklariyla uyuyorlar. Resimlerinin oldugu kiyafetleri giyiyorlar.

                                      Wizards vs Aliens bilgisayar oyunu binlerce ornekten sadece biri

Vampirler, Zombiler, Kurt adamlar, Grimler, vb..diziler. Tum cizgi filmler ve bilgisayar oyunlari,' Galaksinin Koruyuculari', Godzilla, Jupiter Ascending gibi filmler...hepsi bu tanimasmaya hazirlik...


Bu filmlerinden bazilarinin listesi asagidaki linkten gorulebilir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Uzayl%C4%B1_filmleri_listesi

(Lutfen cocuklari televizyonlardan, bilgisayar oyunlarindan, cocuk filmlerinden ve her turlu cizgi filmden uzak tutun. Subliminal mesajlarla birer canavar yetistiriyorlar. )


Sevgiler!
Aasmaestefan@gmail.com